Başkan'ın Mesajı

NEDEN TÜRKİYE

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta SARAÇ'ın Mesajı

Toprakları tarihi süreç içerisinde farklı medeniyetlere sahne olmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu eşsiz kültür mirası, hem Doğu dünyasından hem Batı dünyasından aldığı kazanımlarla zenginleşerek günümüze taşınmıştır. Bu tarihin yansımalarından biri olan yükseköğretim geleneği, günümüzde İstanbul Üniversitesi olarak bilinen ve dönemin en önemli eğitim kuruluşu olan “Sahn-ı Seman”ın kurulduğu XV. yüzyıla değin uzanmaktadır. 

Türkiye yükseköğretim alanı, son yıllarda göstermiş olduğu niceliksel büyüme ile başta yükseköğretime erişim olmak üzere birçok alanda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Bugün itibari ile 8 milyona yakın öğrenci, 170 bini aşkın öğretim elemanıyla 207 yükseköğretim kurumumuz, Türkiye yükseköğretim alanını oluşturmaktadır. Türkiye, öğrenci sayısı bakımından Avrupa Yükseköğretim Alanının en önde gelen ülkesi durumundadır. Bu niceliksel büyüklüğün yanı sıra, kurumlarımızın kendi misyonlarını daha kaliteli bir şekilde gerçekleştirebilmelerini sağlayacak politikalar belirlenmekte, bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması çerçevesinde kararlar alınmakta, araştırma üniversiteleri seçilmekte ve bu doğrultuda yatırımlar yapılmaktadır. Bunun sonucunda yükseköğretim kurumlarımız, kendi alanlarında daha iyi noktalara gelmekte, bölgeleri ile bütünleşmekte ve bölgelerinde ilgi odağı olmaktadır.

Yükseköğretime erişim, yükseköğretimde kalite ve yükseköğretimin uluslararasılaşması yükseköğretim alanının birbiriyle ilişkili temel konularıdır. Ülkemizin Vizyon 2023 hedefleri çerçevesinde yükseköğretime erişimi kolaylaştıran politikaların yanı sıra nitelikli insan kaynağını arttıracak, kalite düzeyini daha ileriye taşıyacak politikalar üretmek, misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma projemizi daha da ilerletmek, Türkiye üniversitelerinin uluslararası bir cazibe merkezi haline gelmesi amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmek ana hedeflerimiz olarak belirlenmiştir. Bu ana hedeflerimize baktığımızda yükseköğretime erişim konusunda oldukça tatminkâr bir noktada olduğumuzu söyleyebiliriz. 

Yükseköğretime erişim ile elde edilen nicel, sayısal kazanımlardan sonra ikinci önemli konu yükseköğretimde kalite çıtasının yükseltilmesidir. Bu amaçla, 2015 yılında idari ve mali açıdan bağımsız Yükseköğretim Kalite Kurulu kurulmuştur. Bugün artık Türkiye yükseköğretim sisteminde yer alan üniversitelerden her biri, 2017 yılında özerklik kazanan Yükseköğretim Kalite Kurulu tarafından yürütülen kurumsal dış değerlendirme sürecinden beş yılda en az bir defa geçmekle yükümlüdür. Yükseköğretime giriş sisteminde baraj puanının yükseltilmesi, toplumun bütün kesimlerince tasvip gören Tıp, Hukuk, Mühendislik, Mimarlık ve Öğretmenlik Programlarında başarı sırasına göre sınırlama getirilmesi ve baraj puan uygulamasının başlatılması, doktoraya kabul kriterlerinin yükseltilmesi, önlisans ve lisans programlarımızın listelendiği Kılavuzda akredite olan programlara yer verilmeye başlanması, yabancı dille eğitim öğretim ilkelerinin güncellenmesi gibi örnekler yükseköğretim sisteminin girdi kalitesini artırmaya yönelik geliştirdiğimiz pek çok önemli projeden bazılarıdır.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı olarak yükseköğretimde uluslararasılaşmanın, gelecek için bir yatırım olduğuna; öğrenci, akademik personel ve kurumsal paydaşlara yönelik ileri düzeyde bir sorumluluk anlayışı içerisinde sürdürülebilir bir süreç olarak ilerlemesi gerektiğine inanıyoruz.   

Son birkaç yılda Türk yükseköğretim sistemine dahil olan uluslararası öğrenci sayısında önemli artışlar izlenmektedir. 2014'te 48 bin olan uluslararası öğrenci sayısı bugün 180 bini aşmıştır. Türkiye’de eğitim almayı tercih eden uluslararası öğrenciler, çeşitli alanlarda Avrupa standartlarında eğitim olanaklarıyla karşılaşmaktadırlar. Diğer taraftan, Avrupa Kredi Transfer ve Biriktirme Sistemi Etiketini (AKTS Etiketi/ECTS Lebel ) alan ülkeler arasında Türkiye, AKTS etiketi alan üniversite sayısı bakımından 2009'dan bu yana Avrupa Yükseköğretim Alanı (AYA/European Higher Education Area) ülkeleri içinde hep ilk sırada olmuştur. Öğrencilerimizin eğitimleri sonunda elde edecekleri diplomalar, sadece Avrupa genelinde tanınmakla kalmayacak, aynı zamanda dünyanın pek çok önde gelen ülkesinde kendilerine kapı açan önemli bir anahtar olacaktır.

2001 yılında Türkiye’nin Bologna Süreci'ne dahil olmasıyla birlikte uluslararasılaşmanın bir diğer önemli unsuru olan akademik tanınma, Türk yükseköğretiminde daha öncelikli bir sıraya oturtulmuştur. 207 farklı yükseköğretim kurumumuz tarafından uluslararası nitelikte sunulan , 2748’i yabancı dilde olmak üzere toplamda 45 bini aşkın önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrenimi gören öğrencilerimiz, eğitimlerinin bir bölümünü yabancı bir ülkede devam ettirebilme şansına sahiptirler. Erasmus/Erasmus+ programı aracılığıyla 2004 yılından bu yana 63 bini aşkın öğrenci eğitim için ülkemize gelmiş, 170 bin civarında öğrencimiz ise ülkemizden Avrupa Birliği’ne üye farklı ülkelere giderek eğitimlerine bir veya iki dönem yurtdışında devam etmişlerdir. 24-25 Mayıs 2018 tarihlerinde düzenlenen Avrupa Yükseköğretim Alanı Bakanlar Zirvesinde Türkiye, derece sistemlerinin geliştirilmesi ana başlığı altında yer alan “Yeterlilikler Çerçevesi”, “Avrupa Kredi Transfer Sistemi” ve “Diploma Eki” konularında 5 üzerinden 5 tam puan alarak Bologna Sürecinin belirlediği kazanımlar anlamında pek çok Avrupa ülkesinin önünde olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Yükseköğretim Kurulu tarafından başlatılan ve desteklenen Mevlana Değişim Programı, Türk üniversiteleri ile yurt dışındaki üniversitelerin öğrenci ve akademisyen değişimine, öğrencilerin öğrenimlerini bir ya da iki dönem, bulunduğu ülkenin dışında bir üniversitede öğrenim görmelerine imkan vermektedir. Bu program çerçevesinde, yurt dışındaki üniversitelerle üniversitelerimiz arasında 3000'e yakın Mevlana Değişim Protokolü imzalanmıştır.

Proje Tabanlı Uluslararası Değişim Programı, YÖK’ün yükseköğretimin uluslararasılaşmasına yönelik attığı bir diğer önemli adımdır. Yükseköğretim kurumları, Yükseköğretim Yürütme Kurulu tarafından onaylanan alanlarda ortak projeler geliştirmektedir. 40 ülke üniversiteleri ile üniversitelerimiz arasında yürütülen 114 ortak bilimsel projeye, bu program kapsamında öğrenci ve akademik personel değişimi için destek sağlanmıştır.  

Türk yükseköğretim sisteminin eğitim ve öğretim kalitesi her geçen gün daha da artmaktadır. Bunda öğrencilerimize ve akademisyenlerimize sunduğumuz “hareketlilik” ve “değişim” imkanlarının olduğu kadar, dünyanın saygın üniversiteleri ile yürütülen ortak projelerin ve ortak diploma programlarının da payı vardır. Bugün Amerika İngiltere, Fransa ve Almanya üniversiteleri başta olmak üzere dünyanın belli başlı üniversiteleri ile ortak yürütülen diploma programlarının sayısı 267’yi bulmuştur.

Bazı dost ve kardeş ülkelerin yetişmiş insan gücü ihtiyacını karşılamaya yönelik YÖK yurtdışı burs programını üç yıldır başarı ile uyguluyoruz. Kurgusu itibariyle, dünyada bir benzeri bulunmayan bu programın temel özelliği öğrenim görülecek alanların ilgili ülke tarafından belirlenmesi ve bursiyerlerin mezuniyetleri sonrasında mecburi hizmetlerini kendi ülkelerinde yerine getirecek olmalarıdır. Bu açıdan YÖK yurt dışı bursları bireyin yararından çok mensubu olduğu ülkenin yararını öncelemektedir. Böylece Yükseköğretim Kurulumuz imkanlarını dost ve kardeş ülkelerle paylaşma anlayışı içindeki Yeni Türkiye’nin bu yöndeki çabalarına önemli bir katkı sunmaktadır.          

Uluslararası öğrencileri sağlık ve mühendislik alanları başta olmak üzere pek çok alanda kaliteli ve nitelikli eğitimin verildiği Türk üniversitelerinde okumaya davet ediyorum. Doğu ve Batı medeniyetlerini ve kültürlerini bir arada yaşatan, çeşitliliği ve farklılığı zenginlik olarak gören Türk halkının engin konukseverliğinin ayrıcalığını yaşayarak Türkiye’deki üniversitelerde elde edecekleri diplomaları ile geleceğe yönelik hayallerini gerçekleştirme fırsatını kaçırmamalarını özellikle tavsiye ediyorum.